Ses Sistemleri İyileştirme Önerileri

Ses Sistemleri İyileştirme Önerileri

Bölüm 1 : Kısaca Audiophile ve HiFi Felsefesi



Asıl konumuz olan tweak’lere girmeden önce , burada sıklıkla bahsi geçecek olan “Audiophile” ve “Hifi” terimlerini yabancı olanlar için kısa ve basit örneklerle açıklamak yerinde olacaktır.

Audiophile (biz Odyofil diyelim bundan sonra)  bu hobinin baş aktörüdür. Evine kurduğu müzik sistemleri ile yıllar yılı gerçek ses peşinde koşar durur.  Hobiye bir kurban olarak başlar ve yıllar içinde evrimleştikten sonra başka bir canlıya dönüşür. Görünümde insandan farksızdır. Toplumda uzaktan bakarak ayırt edemezsin onu. Taa ki sabahın 3’ünde aklına gelen bir tweak’i denemek için sıcacık yatağından  üşenmeden kalkınca tanırsın kendisini… Ya da böbrek taşı düşürürken bile kablo testi yapmaya üşenmemesinden… Ve ya randevusuna yetişmek için evden çıkmaya 10 dakika kalmasına rağmen  hem giyinip  , hem de elde tornavida , kan ter içinde ,  elektrik kablosuna rodium shuko takmaya çalışırken… (Daha ne örnekler var bir bilsen…!)

Düşündüğü etkileri almışsa , sabaha karşı yatmış , işe uykusuz gitmiş ama günü çok keyifli geçmiştir. Ya da zevkten böbrek ağrısını unutmuştur. Ve ya randevusu çok neşeli geçmiştir.

Tersi durumu ise hiç söylemeyeyim…!!!

İşte böyle bir insandır odyofil… Seneler içinde kurduğu müzik sistemlerine dünya kadar para harcamıştır. O parayı bir kenara koysa belki bir daire , belki de son model bir araba sahibi olacaktır. Ancak bu arkadaş , bunu yapmadığı gibi bir de bu hastalığını çevresine yayma gayreti gösterir. Yaptıklarını ilgisi olanlara ballandıra ballandıra anlatır. Virüsünü etrafına umarsızca saçar. Hobiye yeni kurbanlar çeker. Yeni yeni odyofilcikler doğmasını sağlar.

Ancak ne yaparsa yapsın hep kısa süreli mutluluklar yaşar. Onun için dünyanın en iyi sesi  sadece birkaç aylıktır. Bol bol cihaz değişiklikleri , ufak tatminsizliklerde dağıtılan sistemler. Yeniden arayışlar , saçılan tomarla paralar… Bu döngü hep böyle sürüp gider.

Her hifi sistemi olan kişiye odyofil denmez. Kaliteli sistemi olup da karşına oturup müzik dinleyebilen kişiye müziksever denir ve bence bu kişiler saygı duyulacak kişilerdir.

En azından odyofiller gibi , 500 CD’lik arşivde  bir CD’nin  , bir parçasının bilmem kaçıncı saniyesindeki ,  piyano pedal sesinin , nereden ve nasıl geldiğine ; sahnede dans eden flamenco dansçısının topuk seslerinin , salonda bıraktığı yankının niteliğine ve sahnenin ahşabının organikliğine takmamıştır. Bunun için çeşitli tweak’lerle  10 bin kez test yapmamıştır.

Parçayı bir defa dinleyip keyfine varmıştır. Üstelik ev ahalisini de o güzelim parçadan soğutmamıştır.

Müzik her yerde dinlenebilir. Günümüzde teknoloji ve digital dünyadaki gelişmelerle , müziğin erişemeyeceği hiç bir yer bulunmamaktadır. Kutuplarda dahi yanında bir müzik çalar varsa müziğin yanındadır. Arabanda , iş yerinde , evinde her yerde müzik dinleyebilirsin.

Peki hifi sistemlerden müzik dinlemenin diğerlerinden farkı nedir ki , sana bu kadar para harcatsın ve üstüne de bu kadar emek ve zamanını alsın ?

Hifi ; İngilizce “High Fidelity” yani müzikte yüksek sadakat anlamına gelir. Ses tercihlerinde aslına sadık olmak demektir. Hifi müzik sistemi denildiğinde de gerçek performanslara daha yakın ses veren , müzik sistemlerini anlamalısın. 

Kısaca HIFI bir tutkudur ve kendine göre bir felsefesi vardır.

Bu tip sistemleri diğer piyasa müzik setlerinden ayıran birçok kriter bulunmaktadır.

-Gerçeklik hissi

-3 boyutlu sahne

-Vokal odaklanmasındaki gerçeklik

-Harmonik zenginlik

-Enstrümanlar arası ayrışım ve hava (air) hissi

-Arka plan sessizliği

-Mikro detaylar

-vs vs

 gibi kriterler , hifi sistemlerini diğer piyasa müzik setlerinden ayıran özelliklerden ilk akla gelenlerdir.
 

Örneğin ben , İspanyol şarkıcı Buika’yı çok misafir etmişimdir dinleti odamda… Gelip sana da özel konser vermesini istemez miydin ? Çok severim kendisini. Ya da hiç tanışmasak da Diana Krall’la az anımız yoktur benim evimde. Bu felsefede bas , tiz , mid gibi kavramlar bir yerden sonra artık çok öncelikli anlamlar ifade etmez. Ya da bazen sorarlar eve gelenler “kaç watt abi bu sistem ?”…  Sorulacak en abes sorudur. Hiçbir anlam ifade etmez. Şimdi ben o soruyu sorana , 5-10 watt’lık lambalı sistemlerin karşısına oturduğunda, nirvanaya çıkabileceğini , nasıl açıklayabilirim ki ? Kısaca bir noktadan sonra bu sistemler zaten işin bu kısmını layıkı ile yapabilen sistemlerdir. Amaç yukarıda yazdığım bir takım hifi kriterlerine ve “aslına” ulaşabilmektir.

Hifi felsefesi işte tam bu noktada  bir odyofile (yani sana) gereksinim duyar.

Odyofil de gerek cihaz değişiklikleri , gerek kablo değişiklikleri ve gerekse çeşitli tweak yöntemleri ile yıllarca cüzdanını boşaltarak , bu amaca doğru koşar durur. İşte bu yolda koşarken , daha az hata yapmak ve daha az harcamak için burada anlatacağım tweak yöntemlerinden maksimum faydalanmanı öneririm.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.